29 Mart 2012 Perşembe

BİLİM ADAMLARIMIZ

Dekart, Galile, Kopemik, Newton, Lavoisier, Kepler, Wright Kardeşler, Toriçelli, Kristof Kolomb, Vasco de Gama...


İçinizde bunları tanımayan var mı? İlkokuldan başlayarak tanımaya başladığımız bu yabancı bilim adamları tarih kitaplarına bakarsanız, birçok önemli buluşun "ilk" sahibi. Yüzyıllar önce Semerkant, Bağdat ve İstanbul'dan Latinceye veya Fransızcaya çevirilen bir çok kitaplar ilk bulan alimler göz ardı edilerek Avrupalı bilim adamları tarafından sahip çıkıldı. Günümüzde batılı bilim adamları bunları yer yer itiraf etmektedirler.


Mesela "Newton'dan yerçekimini "ilk bulan" kişi diye bahsederiz. Oysa yerçekimini ilk keşfeden, bilim adamı, pek tanımadığımız bir müslüman: Razi'dir. 


Şimdi gelin, Batı kaynaklı önyargıları bir kenara bırakalım ve bilimsel birçok buluşu "ilk" yapan İslam bilginlerini tanıyalım.

İlk kağıt fabrikasını kuran alim İbni Fazıl


Kızamık ve çiçek hastalığını keşfeden; alim Razi


Mikrobu ilk tanımlayan alim Akşemseddin


Cüzzamı bulan alim ... İbni Cessar


Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan alim İbni Hatip


Verem mikrobunu bulan alim Kambur Vesîm


Retina tabakasını bulan alim İbni • Rüşd


İlk göz ameliyatını yapan alim Ammar


İlk kanser ameliyatını yapan alim Ali bin Abbas


Küçük kan dolaşımını bulan alim İbnünnefis


İlk Tabipler odası başkanı Ali bin Rıdvan


Sıfırı ilk kullanan alim Harizmi


Trigonometriyi ilk bulan alim Battani


Tanjant, kotanjant ve kosekantı ilk kullanan alim Ebul Vefa


Trigonometri kitabını yazan alim Nasiruddin Tusi


İlk trigonometrik dönüşüm formülünü bulan alim İbni Yunus


Binom formülünü ilk bulan alim Ömer Hayyam


İlk difransiyel kitabını yazan alim. Sabit bin Kurra


Ondalık kesiri ilk bulan alim Gıyaseddin Cemşid


İlk usturlabı yapan alim Zerkali


Dünyanın döndüğünü keşfeden ilk alim Biruni


Dünyanın çevresini ilk ölçen alim Musa kardeşler


Güneşin yüzündeki lekeleri ilk bulan alim Fergani


Yıldızların yer ve açıklıklarını ölçen ve ilk cetveli geliştiren alim Cabir bin Eflah


İlk otomatik kontrol sistemleri tasarlayan alim Ahmet bin Musa


Sibernetiği ilk kuran alim. İsmail-El Gezeri


İlk optik temellerini koyan alim İbni Heysem


Sesin .fiziki açıklamasını ilk yapan alim Farabi


İlk torna tezgahını yapan alim İbni Karara


Kanatlarla uçan ilk alim Hazerfen Ahmed Çelebi


İlk uçağı yapan alim Ebu Firnas


Yer çekimini ilk bulan alim Razi


Sarkaçlı saati ilk yapan alim İbni Yunus


Maddelerin özgül ağırlığını ilk hesaplayan alim Hazini


Atomun parçalanabileceğim ilk bulan alim Cabir bin Hayyan


Gök kuşağını ilk açıklayan alim Kutbettin Şirazi


İlk kimya laboratuarını kuran alim. Cabir


Saf alkolü ilk elde eden alim Razi


Fosforu ilk bulan alim Beşir


Havan topunu ilk bulan alim Fatih Sultan Mehmed


İlk kıta seyahatnamesini yazan alim İbni Battuta


İlk dünya haritasını çizen alim Mürsiyeli İbrahim


İlk ecza kitabını yazan alim İbni Baytar
Bu bilgiler http://www.turkstudent.net/content/article/3731/musluman-bilim-adamlarinin-bilinmeyen-ilkleri.html bu siteden alındı. 

DENEYLERİMİZ

Birkaç fen deneyini yapalım:
GECE- GÜNDÜZ DENEYİ 
Deneyin amacı:Gece-gündüz nasıl oluşur? 
Deneyde kullanılan araç gereçler:El feneri,dünya maketi 
Deneyin yapılışı:Feneri yakarak bir noktaya işaret koyun ve dünyayı aydınlatın.Bir tarafından da dünyayı döndürün.Olayın çocuklar tarafından gözlenmesini sağlayın. 
Deneyin sonucu:Böylece işaretli bölgenin bir aydınlık bir karanlık olması sağlanır. 


     
                                   YANARDAĞ DENEYİ 
Deneyin amacı:Yanardağ nasıl oluşur? 
Deneyde kullanılan araç gereçler:Soda,bulaşık deterjanı,üç yemek kaşığı dolusu sirke,pamuk,kap,ince taneli toprak. 
Deneyin yapılışı:Kaba bir çay kaşığı kadar soda koyun.Kabın 1/3’ni sıcak suyla doldurun ve karışımı iyice çalkalayın.Kum yada toprakla bir yanardağ oluşturun.Toprağın iç kısmına kabı yerleştirin ve içine sirkeyi dökün. 
Deneyin sonucu:Oluşan karışım yanardağ gibi püskürür. 


             


                           ÇÜRÜYEN DİŞ DENEYİ 
Deneyin amacı:Fırçalanmayan, kirli kalan dişlerin çürümesi 
Araç gereçler:Beyaz lego, ekmek kırıntıları, su, kavanoz 
Deneyin yapılışı:Kavanoza su doldurulu.İçine ekmek kırıntıları koyulur.Daha sonar beyaz bir lego bu kavonozun içine konulur.Deney her gün gözlemlenir.Gün geçtikçe beyaz legonun üstünün küflendiği görülür. 


                            GÖK GÜRÜLTÜSÜ DENEYİ 
Deneyin amacı:Gök gürültüsünün oluşumunu görmek 
Deneyde kullanılan araç gereçler:Kese kağıdı 
Deneyin yapılışı:Kese kağıdı iyice şişirilir ,ağzı sıkıca tutulur.Daha sonra kese kağıdına hızla vurulur. 
Deneyin sonucu:Kese kağıdı gürültü ile patlayacaktır. 






                                    ŞİMŞEK DENEYİ 
Deneyin amacı:Şimşek nasıl oluşur. 
Deneyde kullanılan araç gereçler:İki adet balon 
Deneyin yapılışı:İki balonda ilk önce şişirilir.karanlık bir odada ayrı ayrı balonlar halıya sürtülür ve daha sonra iki balon da birbirine yaklaştırılır. 
Deneyin sonucu:Bulut kümelerinin aralarındaki sürtüşmeden doğan elektrik akımı şimşek olarak ortaya çıkar. 




                                  FASÜLYE ÇİMLENMESİ DENEYİ 
Deneyin amacı:Çimlenme nasıl meydana gelir? 
Deneyde kullanılan araç gereçler:Kap,pamuk,fasulye,su 
Deneyin uygulandığı yaş gurubu:5-6 
Deneyin yapılışı:Bir kaba pamuk tabakası yerleştirilir.üzerine fasulyeler konulur.Daha sonra ince bir tabaka pamuk yerleştirilir. Ve sulanır. 
Deneyin sonucu:İki hafta sonra çimlendiğini göreceksiniz. 




                                           EROZYON DENEYİ 
Deneyin amacı:Erozyon nasıl gerçekleşir? 
Deneyde kullanılan araç gereçler:Toprak,saç kurutma makinesi 
Deneyin yapılışı:Toprağı tepe şeklinde yığın.Saç kurutma makinesiyle rüzgar etkisi yapın ve gözleyin. 
Deneyin sonucu:Rüzgar etkisiyle toprak kayması olacaktır. 


                         
                                           BALIKLARIN YÜZMESİ DENEYİ 
Deneyin amacı:Balıklar nasıl yüzer? 
Deneyde kullanılan araç gereçler:Naylon torba,su,leğen 
Deneyin yapılışı:Birinci naylon torbaya bir bardak su koyulur ve hava kalmadan sıkıca bağlanır.İkinci torbada aynı şekilde yapılır ama ona hava üflenir.Ve su dolu leğene bırakılır.Hava olan torba yüzer. 
Deneyin sonucu:Balıkların yüzme keselerinin içinde hava vardır.Böylece kolay yüzerler. 
Bu deneyler http://egitiimciyiz.blogcu.com/fen-deneyleri/5375723 bu siteden alınmıştır.

FİZİK

Fizik bölümünde fiziğin tarihinden bahsedelim:

Fiziğin Tarihçesi:

Bilimler içinde hemen de en eksiksiz olan dal fiziktir. Fizik, bir yandan, cisimlerin düşmesi, âşığın yayılması, titreşimler, sürtünmeler gibi, her gün tanığı olduğumuz çok sayıda doğal olayla ilgilenir; öte yandan, uygulama alanının çeşitliliği nedeniyle, günlük hayatımızın her zaman içindedir. Sözgelimi, fiziğin en önemli konularından biri olan elektrik olmasaydı, yaşama düzenimizin nasıl olacağını düşünebiliyor musunuz?

Dünyayı Açıklamak

Fizik bilimi, insanların doğada geçen olayları açıklama isteğinden doğdu ve İlkçağ Yunan filozoflarının bu konudaki çalışmalarıyla kuruldu. Bu filozoflar öncelikle, Dünya'nın oluşum ilkesini bulmağa çalışmışlardı. Aristoteles, su, hava, toprak ve ateşi değişik bileşimleri ve dönüşümleriyle, Evren'deki bütün bilinen maddeleri oluşturan dört temel öğe olarak kabul ediyordu. Leukippos ve Demokritos, "maddenin bölünmesi ve yok edilmesi mümkün olmayan sayısız küçük taneden, atomlardan meydana geldiğini sezinlemişlerdi.

Pithagoras ve öğrencileri akustik ile uğraşmışlar, yani ses olayının incelemelerini yapmışlar; Eukleides ise optik konusunda bir araştırma kitabı yazmıştı. Ayrıca, yansıma ve kırılma olaylarını fizik açısından inceleyen birçok filozof, ışığın nitelikleri hakkında ortaya sorular atmıştı. O çağda Yunanlılar mekanikte de hayli ileriydiler, nitekim Arkhimedes'in bu alandaki buluşları büyük yankılar yapmıştı.

Bu yüz ağartıcı başlangıçtan sonra, Rönesans'ın sonuna kadar fizikte hiç bir ilerleme görülmedi. Romalılar fizik bilimine hiç bir yenilik getirmediler ve Yunan bilimini aktarmakta önemli bir aracılık görevi yapmış olan Araplar hemen de sadece optik konusunda gelişmeler sağladılar. Avrupa'da, bilimsel gelişme, XIII. yy .a kadar tamamen durdu; Rönesans süresince de fizik, öteki bilim dallarının tersine, çok az ilerleme gösterdi. Bu dönemde anılmağa değer tek bilgin, birçok buluşu olan Leonardo da Vinci oldu.

Galilerden Newton'a

Fizik ancak XVII. yy .da gelişti. Galilei dinamik ve astronomi konularını inceledi ve deneyler yapmayı, deneylerden çıkan sonuçları saptamayı ve bunları kesin matematik yasalara bağlamayı öngören deneysel yöntemi kurdu. Hollandalı Huygens sarkacı inceledi ve sarkaçlı saatleri geliştirdi, İtalya'da Torricelli'nin ve Fransa'da Pascal'ın çalışmaları atmosfer basıncını meydana çıkardı. Gassendi ile Mersenne, ses hızım ölçmeyi denediler. Işık olayları da bol bol incelendi:

Hollanda'da Snellius ve Fransa'da Descartes birbirinden habersiz kırılma yasalarını açıkladılar; Newton beyaz ışığın bileşimini keşfetti; Römer ilk defa ışığın hızını saptadı. Bununla birlikte, ışık ışınlarının niteliği gene de anlaşılamadı: ışık Descartes ile Newton'un dediği gibi küçük tanelerden mi, yoksa Huygens'in dediği gibi dalgalardan mı oluşuyordu? Bu sorunun karşılığı daha sonra gelecekti. O sıralar ancak, optik araçlar (mikroskop, gök dürbünü, teleskop) bulunup geliştiriliyordu, tıpkı barometreler ve boşaltma tulumbaları gibi. Bu çağın en önemli olayı ise, Newton tarafından evrensel çekim gücünün (yerçekimi) bulunması olmuştur.

Deneysel Fizik

Fizik XVIII. yy.da gelişti ve son derece yaygınlık kazandı. Bilginler, «fizik odaları»nda, halk önünde basit, ama gösterişli deneyler yaptılar. Bu, elektrikte ilk önemli buluşların gerçekleştiği dönem oldu: yalıtkan ve iletken cisimler arasındaki ayırım, pozitif ve negatif elektriğin ortaya çıkartılması, Amerikalı Franklin'in paratoneri icadı bu döneme rastlar. Optikte, Fransız Bouguer ışık yoğunluğunu ölçmek için fotometreyi icat etti. Nihayet, hassas termometreler de bu sıralarda yapıldı.


Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/fizik/10531-fizigin-tarihcesi.html#ixzz1qKRUc6WM

Bir belgesel izleyin: 


KİMYA

Kimya bölümümüzde ilk konumuz: "Madde ve Özellikleri"
MADDE VE ÖZELLİKLERİ
Uzayda yer kaplayan ve duyularla algılanabilen nesne. Maddelerin temel yapı taşı atomlardır. Bütün maddeler bazı ortak özellikler taşır. Örneğin her madde, uzayda bir yer kaplar; buna hacim denir. Yine her madde etki alanı sonsuz olan bir kütle çekimi etkisi yaratır. Bu etkiyle öteki maddeleri kendisine çeker. Bu çekim etkisinin büyüklüğü, maddenin kütlesiyle doğru orantılıdır. Büyük kütleli maddelerin kütle çekim etkisi büyük olur. Bunun yanında bütün maddeler bir “eylemsizlik” barındırır. Bir başka deyişle mevcut konumunu (durma hâlini ya da hareketini) koruma eğilimindedir. Bu eylemsizliğin büyüklüğü de yine maddenin kütlesiyle orantılıdır. Büyük kütleli maddeleri durur konumlarından harekete geçirmek ya da hareketlerini değiştirmek daha zordur.

Albert Einstein’ın geliştirdiği özel görelilik kuramına göre madde ve enerji birbirlerine dönüşebilir. Örneğin bir atom bombası patladığında ya da nükleer elektrik santrallerinde radyoaktif maddelerin tepkimeye girmesi sırasında madde enerjiye dönüşür.

Maddelerin bir başka maddeye dönüşmeksizin gözlenebilen ve ölçülebilen kimi fiziksel özellikleri vardır. Bunlar; renk, koku, tat, çözünürlük, sertlik, hacim, kütle, ısı ve elektrik iletkenliği, özkütle, genleşme, esneklik, erime noktası ve kaynama noktası gibi özelliklerdir. Bunların yanında maddelerin bir de kimyasal özellikleri bulunur. Maddelerin başka maddelerle kimyasal tepkimeye girip yeni maddeler oluşturma kapasitesi ya da yanıcılığı gibi özellikler kimyasal özelliklerdendir. Ayrıca maddelerin radyoaktif özellikleri de vardır; kimi maddeler kendiliğinden ışın yayar. Bu tür maddelere radyoaktif maddeler denir.


MADDENİN HALLERİ

Madde, katı, sıvı ve gaz olmak üzere üç hâlde bulunur. Bütün bu haller birbirinden farklı özellikler taşır. Bunlardan katı maddeler (tahta, taş, demir gibi) elle tutulabilen, belirli bir biçimi, hacmi ve görünüşü olan maddelerdir. Katı maddeyi oluşturan atom ve moleküller birbirine çok yakındır. Aralarındaki boşluklar çok azdır. Atom ve moleküller arasında bir düzenlilik vardır. Sıvı maddeler (su, zeytinyağı, alkol gibi) akışkan, bulundukları kabın şeklini alan maddelerdir. Sıvı hâlde atom ya da moleküller katılardan daha düzensiz olup, tanecikler arası boşluklar katılardan daha fazladır. Gazlar belirli bir hacmi ve biçimi olmayan maddelerdir; tıpkı sıvılar gibi bulundukları kabın biçimini ve hacmini alır. Gaz hali, maddeyi oluşturan atom ya da moleküllerin arasındaki boşlukların çok olduğu hâldir. Gaz tanecikleri tümüyle düzensiz olarak hareket eder. Akciğerlere çekilen hava akciğerlerin, otomobil lâstiğinin içindeki hava da lâstiğin biçimini alır. İstenildiğinde ortam şartları elverişli hâle getirilerek maddeler bir hâlden diğerine dönüştürülebilir.

Maddeler eriyerek, donarak, buharlaşarak, yoğunlaşarak ya da süblimleşerek hâl değiştirir. Katı hâlde bulunan bir maddenin ısı alarak sıvı hâle dönüşmesine "erime" denir. Sıvı hâldeki bir maddenin ısı kaybederek katı hâle dönüşmesineyse "donma" denir. Katı maddenin eriyerek sıvılaşmaya başladığı sıcaklığa "erime noktası", sıvı maddenin ısı kaybederek katılaşmaya yani donmaya başladığı sıcaklığaysa "donma noktası" denir. Maddenin erime ve donma noktaları, maddelerin ayırt edici özelliklerinden biridir. Sıvı hâldeki bir maddenin ısı etkisiyle gaz hâline dönüşmesine "buharlaşma" denir. Gaz hâlindeki bir maddenin soğuyarak sıvı hâle dönüşmesine de "yoğunlaşma" adı verilir. Gaz hâlindeki bir maddenin sıvı hâli atlayarak, doğrudan katılaşmasına ya da bu olayın tam tersine "süblimleşme" denir. Sıvılar her sıcaklıkta buharlaşabilir. Sıcaklık artıkça buharlaşma artar. Ayrıca her sıvının buharlaşması farklıdır. Örneğin, alkol, suya göre daha çabuk buharlaşır. Sıvıların kaynama sıcaklığı sabittir. Kaynama süresince kaynayan sıvının sıcaklığı değişmez. Ancak her sıvının kaynama sıcaklığı farklıdır. Örneğin, suyun kaynama sıcaklığı deniz kenarında 100ºC, cıvanın kaynama sıcaklığıysa 357ºC'dur. Kaynama sıcaklığı da maddelerin ayırt edici özelliklerinden biridir.




KARIŞIM

Karışım, iki ya da daha çok maddenin karışmasıyla oluşan ve birbirleriyle tepkimeye girmeyen madde topluluğuna verilen ad. Tuzlu su, toprak, göl ve deniz suları, petrol gibi maddeler gerçekte birer karışımdır. Karışımı oluşturan maddelerin her birinin karışım içindeki dağılımı tekdüze değilse; yani, bir çeşit öbekler şeklindeyse, bunlara heterojen karışımlar (adî karışımlar) denir. Bu karışımlara örnek olarak; meyve suları, süt, talaşlı su verilebilir. Karışan maddelerin her birinin karışım içindeki dağılımı aynı ise bu karışımlara homojen karışımlar denir. Çözelti, bir maddenin bir başka madde içinde homojen olarak dağılmasından oluşan karışımdır. Bu nedenle homojen karışımlara çözelti adı verilir. Şekerli su, hava, alkollü su birer çözeltidir.

Çözeltilerin herhangi bir yerinden alınan örnek, o çözeltinin bütün özelliklerini gösterir. Çözeltiler, içinde çözünmüş olarak bulunan maddelerin miktarına göre, derişik ve seyreltik olarak iki gruba ayrılır. İçinde çözünen madde miktarı fazla olan çözeltilere derişik (konsantre) çözeltiler, çözünen madde miktarı az olan çözeltilere ise seyreltik çözeltiler denir.

Doğadaki maddelerden pek çoğu saf olarak bulunmaz, karışım olarak bulunur. Karışımlardan saf maddeler elde edebilmek için, çeşitli ayırma teknikleri kullanılır. Bunlar eleme, süzme, yüzdürme, dinlendirme, damıtma gibi yöntemlerdir. Eleme yöntemi, değişik büyüklükteki maddelerin oluşturduğu katı hâldeki karışımları birbirinden ayırmak için kullanılır. Çakıl, kum karışımları bu yöntemle birbirinden ayrılır. Süzme yöntemi, bir sıvı ile sıvı içinde çözünmeyen katı maddeleri birbirinden ayırmak için kullanılır. Haşlanmış makarna, suyundan süzme yöntemiyle ayrılır. Birbiriyle karışmış katı maddelerin, sıvı maddeler yardımıyla ayrılması yöntemine yüzdürme adı verilir. Altın elde edilirken diğer maddelerden yüzdürme yöntemiyle ayrılır. Yüzdürme yönteminde birbirinden ayrılacak katıların yoğunluklarının farklı olması gerekir. Sıvı-sıvı karışımlarını birbirinden ayırmak için kullanılan yönteme ise damıtma denir. Bu yöntemde karışan maddelerin kaynama noktalarının farklı olmasından yararlanılır. Damıtma yöntemi, ham petrolden benzin, mazot, fuel-oil gibi ürünlerin elde edilmesinde ve suyun ayrıştırılmasında sık kullanılan bir yöntemdir. Sıvı içine dağılmış katı maddelerin zamanla dibe çökmesi ile ayrılması yöntemine ise dinlendirme denir.


HACİM

Maddelerin uzayda kapladığı yer. Her maddenin bir hacmi vardır. Hacim ölçülerinin temel birimi metre küp (m3) tür.

Hacmi ölçülecek madde, düzgün bir geometrik şekle (küp, dikdörtgen, üçgen gibi) sahipse, geometrik şeklin hacmi hesaplanarak o maddenin hacmi bulunabilir.

Düzgün bir geometrik şekle sahip olmayan maddelerin hacmini hesaplamak için ise dereceli silindir kullanılır. Dereceli silindir içindeki sıvının (genellikle su kullanılır) madde konulduktan sonraki seviyesiyle konulmadan önceki seviyesi arasındaki fark maddenin hacmini verir.  Bazen hacmi ölçülmek istenen katı madde, dereceli silindire sığmayacak kadar büyük olabilir. Bu durumda katı maddenin sığabileceği büyüklükte bir kap su ile doldurulur. Katı madde kabın içine konularak tamamen suya daldırılır. Kaptan taşan suyun hacmi katı maddenin hacmine eşit olur.

Sıvıların hacmini ölçmekte litre birim olarak kullanılır. Sıvıların hacimleri dereceli silindirle ölçülür. Ölçüm yapılırken dereceli silindirin düz bir yüzeye konulması gerekir.

Gazların da katı ve sıvılar gibi hacmi vardır. Ancak gazlar bulundukları kabın hacmini alırlar. Gazların hacmi, dış etkenlerle, ısı ve basınçla değişebilir. Örneğin, havaya uygulanan basınç arttığında, havanın hacmi küçülür, basınç azaldığındaysa hacmi büyür.

Hacim, maddeler için ayırt edici bir özellik değildir. Bütün maddelerde var olan ortak özelliktir.

ÇÖZÜNÜRLÜK

Bir maddenin çözücü içindeki çözünebilme özelliği. Çözünürlük, 100 gram çözücü (ya da 100 ml saf su) içinde çözünebilen maddenin gram olarak ağırlığı cinsinden gösterilir. Belirli bir sıcaklık ve basınçta, bir çözeltide belirli miktarda madde çözünür. Çözeltiye daha çok çözünen madde eklendiğinde, normalde çözünen maddenin fazlası çözünmeden kalır ve o sıcaklıkta çözünen maddenin derişimi en yüksektir. Böyle çözeltilere doymuş çözeltiler denir.

Bir maddenin çözünürlüğü sıcaklık, basınç, çözücü ve çözünenin cinsine bağlı olarak değişir. Katı ve sıvı maddelerin çözünürlüğü sıcaklıkla artarken gazlarınki azalır. Gazların çözünürlüğünü artıran etki basınçtır. Katı ve sıvıların çözünürlüğünde basıncın bir etkisi yoktur. Ayrıca çözeltiyi karıştırmak, çözeltinin sıcaklığını yükseltmek ve maddeleri toz hâline getirmek de çözünme hızını artıran etmenlerdir.


ERİME NOKTASI

Bir maddenin katı hâlden sıvı hâle geçtiği sıcaklık derecesi. Standart atmosfer basıncında, saf kristal yapılı katıların her biri farklı sıcaklıklarda erir. Bu nedenle, erime noktası bir maddenin ayırt edici özelliklerinden biridir ve onu tanımlamakta kullanılır. Böylesi katılara, yeterince ve sürekli ısı uygulandığında, sıcaklık sıvılaşma oluşuncaya kadar sabit bir şekilde artar. Sıcaklıktaki artış burada sonlanır ve artık maddenin tamamı sıvıya dönüşünceye kadar bir değişim gözlenmez. Sıvılaşma tamamlanmasına karşın ısı uygulanması sürdürülürse, sıcaklık yeniden yükselmeye başlar.

BİYOLOJİ

Biyoloji ilk konumuz: "HÜCRE"

Hücrenin temel kısımları : Hücre zarı, sitoplazma ve çekirdektir. Tek hücrelilerde bütün olaylar hücre içerisinde gerçekleşir. İş bölümü ve doku oluşumu yoktur. Çok hücrelilerde bütün olaylar hücre grupları arasındaki iş bölümü ile olur. En basit çok hücreli yada en karmaşık tek hücreli Volvox’ tur. Volvox' ta iş bölümü vardır ama doku oluşumu yoktur. Tek hücrelilerin oluşturduğu topluluğa koloni denir.


Hücre teorisi:
1)Bütün canlılar hücrelerden meydana gelmiştir.
2)Hücreler bağımsız hareket ettikleri halde birlikte iş görürler.
3)Hücreler bölünerek çoğalırlar.


Hücreler ikiye ayrılır:
1-Prokaryot (çekirdeksiz) Hücreler: Bu hücrelerin çekirdeği yoktur. Örneğin bakteri, mavi- yeşil alg prokaryot hücrelidir.
2-Ökaryot (çekirdekli) Hücreler: Bu tip hücrelerin çekirdeği, zarla çevrili organelleri vardır. Örneğin protistler, mantarlar, hayvanlar, bitkiler ökaryot hücrelidir.


Ökaryot bir hücre dıştan içe doğru üç kısımdan oluşur:
I- Hücre zarı II- Sitoplazma III- Çekirdek
HÜCRE ZARI 


Bütün bitki ve hayvan hücrelerinde bulunan canlı, saydam, esnek ve seçici geçirgen bir zardır.
Seçici geçirgenlik, hücre zarının bazı maddeleri hücre alıp bazılarını almamasıdır.
Yağ, protein az miktarda karbonhidrattan oluşur. Hücre zarının yapısı akıcı-mozaik zar modeli ile açıklanır.Bu modele göre zar; yağ denizinde yüzen proteinlerden oluşmuştur.
Karbonhidratlar hücre zarındaki yağlarla birleşerek glikolipid, proteinlerle birleşerek glikoprotein şeklinde bulunur.Bunun sağladığı avantaj ise hücrelerin birbirini tanıması ve bağışıklıktır. Hücre zarının özgüllüğünü veren kimyasal madde glikoproteindir. Glikolipidi ve glikoproteini golgi sentezler.
Madde giriş-çıkışı proteinler üzerindeki porlardan olur.
Zarın özellikleri : Canlıdır,saydamdır,esnektir ve seçici geçirgendir.
Zardaki proteinler enzim görevi yapar.
Zarın görevleri : Hücreyi dağılmaktan korur.Hücreye şekil verir.Hücreyi dış etkilerden korur.Madde alışverişini sağlar.
Zarın seçici-geçirgen olması onun canlı olduğunu gösterir.
Hücre çeperi cansızdır,esnek değildir,tam geçirgendir. Hücrenin dayanıklılığını arttırır, hücreye şekil verir. Üzerindeki deliklere geçit denir. Selülozik yapıdadır. Prokaryot hücrelerde de bulunur ama yapısı selülozik değildir.  
Hücre zarının görevleri:
1- Hücreyi dış etkenlerden korumak
2- Hücreye şekil vermek
3- Madde alış verişini kontrol etmektir.


Hücre zarından geçebilen maddeler:
Küçük moleküller ( glikoz, aminoasit, su, madensel tuzlar),
Yağda eriyen A, D, E, K vitaminleri,
Nötr moleküller (oksijen ve karbondioksit )’tir.


SİTOPLAZMA


Hücre zarı ile çekirdek arasını dolduran, renksiz, yarı saydam, yumurta akı kıvamında (kolloid) bir sıvıdır.
Sitoplazma canlıdır ve hücrenin bütün hayatsal faaliyetleri burada oluşur.
Sitoplazmanın içinde yapıları ve görevleri birbirinden farklı küçük parçacıklar vardır. Bunlara organel denir.
Su, protein, yağ, karbonhidrat, mineral, vitamin, RNA çeşitleri, nükleotidler, ATP ve enzimler gibi organik ve inorganik maddelerden oluşmuştur.
Görevi:
1) Biyokimyasal reaksiyonlar için zemin oluşturmak,
2) Organellere yataklık etmek,
3) Rotasyon ve sirkülasyon hareketleri ile organellerin hareketini sağlamak,


ÇEKİRDEK


İçerisinde kalıtsal özellikleri taşıyan yapılar vardır.
Bilinen en küçük hücre, bakteridir.
En büyük hücreye deve kuşu yumurtasının sarısı,
En uzun hücreye de yaklaşık 1 m uzunluğunda olan sinir hücreleri örnek olarak verilebilir.
Bazı ilkel hücrelerde ise çekirdek yoktur, kalıtsal özellikleri taşıyan yapıların sitoplazmada dağınık olarak bu ilkel canlılarda bulunur.
Çekirdek hücrenin hayatsal faaliyetlerini yönetir.
Görevleri; hücreyi yönetmek, kalıtım bilgisini taşımak ve hücre bölünmesini sağlamaktır.
Aynı zamanda özellikleri sonraki hücrelere aktararak kalıtsal devamlılığı sağlar.
Çekirdeği çıkartılan bir hücre yaşayamaz.
Kalıtsal karakterleri (genleri) taşır.
Bakteri ve mavi yeşil alglerde çekirdek yoktur.
Alyuvarların çekirdeği olmadığı için bölünemez.
HÜCRE ÇEPERİ 


Bitkisel hücrelerde hücre zarının dışında bulunur. Hayvan hücrelerinde yoktur.
Selüloz adı verilen ölü bir maddeden yapılmıştır.
Hücre çeperi cansız, kalın dayanıklı, esnek olmayan, tam geçirgen yapıdadır.


Hayvan Hücresi ile Bitki Hücresinin Karşılaştırılması
                             Hayvan Hücresi          Bitki Hücresi
Hücre duvar ---->         Yok                      Var
Kloroplast ------>         Yok                      Var
Sentrozom ------>         Var                       Yok
Koful ----------->         Çok,küçük            Az,büyük
Şekli ------------>        Yuvarlak                Köşeli



Bu bilgiler şu http://www.canlibilimi.com/hucre-nedir.asp siteden alınmıştır.
Bu konuyla ilgili şu videoyu izleyebilirsiniz: